Erciyes Üniversitesi Safiye Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Silici, yaptığı açıklamada, bazı kovanlarda mutasyona uğramış arıların bulunduğunun gözlemlendiğini, bu tür gözlemlerin aslında bir uyarı olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bal arılarının sosyal bir böcek olduğunu, koloni yaşamında bir ana arı, binlerce işçi arı ve yüzlerce erkek arının bulunduğunu anlatan Doç. Dr. Silici, erkek arıların değişime uğramalarının, "doğa ve çevre açısından bir alarm" olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Mutasyon, canlının genetik yapısında meydana gelen değişmelerdir. Bireyin kalıtsal özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlayan genetik şifre herhangi bir nedenden dolayı (X ışını, radyasyon, ultraviyole, bazı ilaç ve kimyasal maddeler, ani sıcaklık değişimleri) bozulabilir. Bu durumda DNA’nın sentezlediği protein veya enzim bozulur. Böylece canlının, proteinden dolayı yapısı, enzimlerinden dolayı metabolizması değişebilir. Mutasyonlar kendiliğinden ya da uyarılmış olarak oluşabilir. Mutasyonun en önemli sonuçlarından biri, bir sonraki kuşağa farklı genetik özellikler aktarılmasına neden olmasıdır. Bu ise farklı fiziksel özelliklere sahip arı bireylerin üremesidir."
SARI RENKLİ BİLEŞİK GÖZLÜ ARI
Kayseri’nin Bünyan ilçesinde arıcılık yapan İsmail Ulusoy’un kendisine mutasyona uğramış, sarı gözlü erkek arılar getirdiğini anlatan Doç Dr. Sibel Silici, bal arılarında erkeklerin göz renginin siyah, mutasyona uğrayan arıların göz renginin ise sarı, pembe ve krem renkli olabildiğini belirterek şu bilgileri verdi: "Mutasyona uğrayan arılar, gözleri görmediği ve bazı organları iyi gelişmediği için bir süre sonra beslenemeyip ölürler. Kanat yapıları ve vücut yapıları farklıdır. Kördürler, uçamazlar ve iyi beslenemedikleri için ölürler. Arılarda mutasyon sık gözlemlenirse önemli bir sorun var demektir. Arıların yok olmasıyla da ilişikli olarak, bu tür problemleri, radyasyon, küresel ısınma, zararlı tarım ilaçları ve genetiği değiştirilmiş gıda ve mısır şurubu gibi besinler ile ilişiklendirebiliriz. Özellikle genetiği değiştirilmiş mısırdan yapılan şerbetlerin arıların değişime uğramasında etkili olabileceğini düşünüyorum. " Doç. Dr. Silici "Çevremizde olup bitenleri anlayabilmemiz için bal arıları çok iyi bir biyomarkördür (biyolojik işaret). Arılarla ilişkili olan insanların, olayları takip etmesi, önlemlerin alınması açısından önemli olacaktır. Einstein (Bal arıları yok olduktan 4 yıl sonra insanlık biter) diyerek yıllar önce bu tehlikeye dikkat çekmiştir" diye konuştu.
Kaynak: Radikal Gazetesi 1.8.09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder