21 Temmuz 2009 Salı

ÇİFTÇİ GDO’YA DİRENECEK

Denizli çiftçisi ülkemizde genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) ekim ve dikimine izin veren kanun tasarısına direnme kararı aldı. Çiftçiler, Başbakanlık’ta imzaya açılan Ulusal Biyogüvenlik Kanun Tasarısı’nın yasalaşmaması için imza kampanyası başlatacak.

Denizli Ziraat Odası’nın koordinatörlüğünde düzenlenen Denizli Ziraat Odaları Aylık İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, Güney Ziraat Odası’nın ev sahipliğinde yapıldı.

Güney Belediyesi Eğitim Salonu’nda yapılan toplantıya; Denizli Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici, Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı İbrahim Gür, Güney Belediye Başkanı Halit Gürbüz ve ilçe ziraat odaları başkanları katıldı.

Bozcaoğlu: “İşimiz zor’

Toplantının açılış konuşmasını yapan Güney Ziraat Odası Başkanı Nafiz Bozcaoğlu, bu yıl üzüm fiyatlarının girdi maliyetlerinin altında olacağını belirterek, “Tüm ülke genelinde olduğu gibi bizim de belimizi her geçen gün artan girdi maliyetleri büküyor. Yaptığımız araştırmaya göre bu yıl da üzüm fiyatları girdi maliyetlerinin altında olacak. Sattığımız üzüm maliyetini karşılamazsa işimiz gerçekten zor” dedi.

Gemici: “Gen bankası kurulmalı”

Başbakanlık’ta imzaya açılan, genetiği değiştirilmiş organizmaların ekim ve dikimine izin veren kanun tasarısı konusunda endişelerini dile getiren Denizli Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici, “GDO tasarısı yasalaşırsa, yerel çeşitlerimiz yok olacak. Topraklarımız bir bir elden çıkacak. GDO’nun yasalaşmaması için çiftçiler olarak her türlü girişimi yapacağız. Öncelikle imza kampanyası başlatacağız. Basın açıklamalarıyla GDO hakkında halkımızı aydınlatacağız. Bizce çözüm GDO değil. Öncelikle yapılması gereken yerel çeşitlerimizin korunması amacıyla bir gen bankası kurulmasıdır. Gen kaynaklarımızın envanteri çıkarılmalı” dedi.

“ÖNCE ALT YAPI”

Konuşmasında Tarım Bakanlığı’nın üç yıldır üzerinde çalıştığı Havza Bağlı Destek Modeline de değinen Gemici, “Tarım Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı Havza Bağlı Destek Modeli ile Türkiye 30, Denizli ise iki havzaya bölünüyor. Ancak Havza Bağlı Destek Modeli’nden önce ülkemizde yapılması gereken bir takım çalışmalar var. Öncelikle sulama yatırımları, toplulaştırma çalışmaları bir an önce tamamlanmalı ve veri tabanı oluşturulmalı” diye konuştu.

Gür: “GDO’ya direneceğiz”

Genetiği değiştirilmiş organizmaların ekim ve dikime izin veren kanun tasarısını eleştiren Denizli Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Gür, GDO’nun yasalaşması halinde Türk tarımının yok olacağını belirterek, “Sorunun bir diğer önemli boyutu, biyoçeşitliliğimizin ve çevresel değerlerimizin tahribidir. GDO’lu ürünlerden olacak gen kaçışları, hem kültür bitkilerini hem de bunların yabani akrabalarını kontamine edecek; bu tabloya eklenebilecek yatay gen kaçışları ile doğada geri dönüşümü olanaksız bir süreç başlamış olacaktır. Tüketici ve halk sağlığı açısından da tablo vahimdir. GDO’lu ürünlerden işlenmiş gıda ürünlerinin sofralarımıza ulaşması, halkımızı daha da ağırlaşan alerjik reaksiyon, antibiyotik dayanıklılık, toksik etki, artan doğum anomalileri ve kısırlık gibi sağlık sorunları ile karşı karşıya bırakacaktır” dedi. GDO’lu ürün ekiminin AB’de ve Almanya Yunanistan, Fransa gibi ülkelerde yasaklandığını ya da sınırlı olduğunu belirten Gür, “Avrupa Birliği’nde, içeriğinde yüzde 0.9’dan fazla GDO’lu hammadde bulunan ürünlerin ancak etiketlenerek satışına izin verilmekte iken, halk sağlığı yanında, Türkiye’nin kendine özgü kültür ve inanç yapısına saygı gösterilme gereği duyulmadan, GDO’lu gıdaların serbestçe satışı gerçekleştirilmektedir. Şimdi soruyoruz; bu Tasarı Taslağı kime hizmet etmektedir? Halkın GDO‘lu ürünlere hiçbir talebi yokken, halkın örgütlerinden gizlenerek, hangi amaç ve nedenlerle bu düzenleme gündeme getirilmektedir” dedi.Gür, “Sonuç olarak, ülkenin onurlu ve namuslu çiftçileri, tüketicileri, ekoloji örgütleri, ziraat, çevre, gıda mühendisleri, birlikleri, kooperatifleri, siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerinin bu barbarlık yasasına karşı direnmeleri en temel haklarıdır. Ülkemizi açlık ile terbiye etmeye girişenlere karşı, bu yasanın meclis gündemine gelmeden geri çekilmesini talep ediyoruz. Bu ülkenin genetik varlıklarını, biyolojik çeşitliliğini, tohumlarını korumak, toplumsal barışın, adaletin olmazsa olmaz ön koşullarıdır. Bu doğrultuda, hemen hiç vakit kaybetmeden, toplum olarak vekil ettiklerimize bir kez daha sesleniyoruz, şirketlerin geleceğini değil, doğa ve toplum için biyolojik geleceğimizi koruyun. Bir an önce biyogüvenlik altyapısını oluşturun, bu konuda bütçeden bir pay ayırarak ülkemizde genetik kirlenmenin önünü alın. Çiftçilerin daha nitelikli ve sağlıklı üretim yapmasına yönelik örgütlenmeleri geliştirin. Tüketici ve ekoloji örgütleriyle, doğru ve açık bir bilgi paylaşım sürecini başlatın. Toplumun onayını almadan, apar topar hazırladığınız bu yasaya, bu ülkenin gerçek sahipleri olan bizler direneceğiz” dedi.

Kaynak: DENİZLİ HABER 20.07.2009
http://www.denizlihaber.com/?page=haberdetay&haberid=5396&kategoriid=3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder