26 Aralık 2011 Pazartesi

GDO’LU YEM KULLANAN ŞİRKETLER AÇIKLANSIN

Türkiye’ye halihazırda ithal edilen üç GDO’lu soya çeşidi var. Biyogüvenlik Kurulu, sessiz sedasız 13 GDO’lu mısırın yem amaçlı ithaline izin verdi. Artık soframıza gelen etin, sütün, yoğurdun GDO’yla yemlenen hayvandan olup olmadığını bilemeyeceğiz

Yine siyaseten karma karışık bir gündeme takılmış vaziyetteyiz. Bir yandan da şike mike olayları... Çok meşguluz, çok! Öyle meşguluz ki soframıza yeni girecek GDO’lu gıdalardan haberimiz yok.

Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Hakan Yardımcı, önceki gün 13 GDO’lu mısır çeşidinin ithal edileceğini açıkladı. Bilimsel komitelerin raporları tamamladığını ve kamuoyunun görüşünü aldıklarını söyleyen Yardımcı, kurulun buna göre karar verdiğini belirtiyor. Oysa kamuoyu tepkisini karşı imza toplayarak göstermişti!

Şimdi o 13 mısır çeşidi, yem amaçlı kullanılacak. Yani GDO’lu ürünleri tavuğa, danaya, ineğe yedirecekler.

Bu hayvanlardan elde edilen sütü, eti, peyniri, yumurtayı, yoğurdu alarak biz de çocuklarımız da dolaylı GDO’lu mısırdan nasibimizi alacağız.

Sırada, doğrudan yiyeceklerde kullanılacak GDO’lu ürünler var. Zira Yardımcı müjdeliyor; kolza, şeker pancarı, patates, soya ve mısır, toplam 42 çeşit de izin için beklemede. Kurul, rapor hazırlamakla meşgul. Bilimsel-liği tartışmalı, şeffaflıktan uzak raporlar bunlar.

Biyogüvenlik kanununa bak

Bir yandan “Gıda için henüz karar veremedik” diyor Yardımcı. Acaba neden veremediniz? Yardımcı’dan ricamız, kuru ve alelacele bir açıklama yapmak yerine raporları ve kamuoyu görüşlerinin ayrıntısıyla açıklaması!

GDO’lu ürünlerin sağlığa zararlı olduğunu savunan Greenpeace, kurulun mesai saatinin bitiminden sonra GDO’lu mısırların ithaline izin verilmesini ‘kabul edilemez‘ buluyor.
Greenpeace Akdeniz Tarım Kampanyası Sorumlusu Tarık Nejat Dinç’in açıklaması şöyle: “Kurul, 13 GDO’lu mısırın ithalatını serbest bırakarak, gıda güvenliğimizi elimizden aldı. Artık soframızdaki gıdanın nereden geldiğini bilemediğimiz, çocuklarımızın ne yediğinden emin olamayacağımız bir dönem başlıyor.”

Peki GDO’lu ürünleri kullanan firmalar, bunu halka açıklamak zorunda değil mi? Ne yazık ki bu hakkımız da gasp edilmiş durumda. Çünkü Biyogüvenlik Kanunu’na göre, GDO’lu yemle beslenen hayvanlardan elde edilen gıdalarda etiketleme zorunluluğu bulunmuyor!

Etiketleme yok

Dinç, “GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta, peynir gibi ürünlerin üzerinde GDO’lu yemle beslenen hayvanlardan elde edildiğine dair en ufak bir etiketleme zorunluluğu olmadığı için bu deneyin parçası olduğumuzdan haberdar bile olamayacağız. Alınan karar, ‘GDO ve ürünlerinin üretici ve tüketicinin tercih hakkının ortadan kaldırılması durumunda bu başvurular reddedilir’ diyen Biyogüvenlik Kanunu’na aykırı bir durumdur. Bu kararı bir rezalet olarak nitelendiriyoruz. Greenpeace, kararın iptali için konunun hukuki zeminde de takipçisi olacak” diyor.

Bu durumda sağlıklı, doğal besini marketten almak giderek zorlaşacak. Ekolojik pazarlar tek şansımız olacak. Özel sektörün üzerine düşen, zorunluluk olmadığı halde GDO’lu yem kullanıp kullanmadıklarını kamuoyuna açıklamak. Aksi takdirde kendileri kaybedecek.

KAMUOYU TEPKiSi HiÇE SAYILDI

* Türkiye’de 108 bin kişi GDO’lu ürün istemediğini imzalarıyla dile getirmişti.
* 15 bin kişi de Greenpeace’in de dahil olduğu ‘GDO’ya Hayır Platformu‘nun bir bileşeni olan Ziraat Mühendisleri Odası kampanyası aracılığıyla Biyogüvenlik Kurulu’na görüşünü bildirdi.
* Greenpeace’e göre bu karar, sırada bekleyen 42 adet GDO çeşidinin ülkemize girmesinin de yolunu yapmayı amaçlıyor.
* Türkiye, yanlış politikalar sonucu her yıl 500 bin-1 milyon ton mısır ithal ediyor. Dünyada mısırın yüzde 29’u GDO’lu tohumlarla yetiştiriliyor.
* İthalatın büyük bölümünü ABD, Kanada ve Latin Amerika’dan yapıyoruz.

http://cadde.milliyet.com.tr/2011/12/25/YazarDetay/1480082/gdo-lu-yem-kullanan-sirketler-aciklasin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder