Bazen oturduğunuz yerde içiniz içinizi yer. Bir küçük kurt kemirmeye başlar beyninizi. Vazgeçemezsin. Öyle değildir dersin. Yok dersin, sağa dönersin, sola dönersin. I ııh! Çıkmaz aklından.Sabancı ailesi, holdingi yani yılların Sabancıları bu aralar neler yapıyor? Sakıp Sabancı 2004 yılında tüm renkli kişiliği ve meddah tavrı ile Türkiye’nin yakın tarihinde iz bırakarak ayrıldı. Sol ve işçi hakları açısından söylemiyorum. Benim uzmanlık ve bilgi alanımın dışıdır ve herhalde BirGün’de bu konuyu benden kırk kat iyi değerlendirecekler vardır. Başka bir yerden bakıyorum. Sakıp Sabancı’nın farklı düşünceleri ve bunları farklı şekilde söyleme yeteneği vardı. Zengindi ama değilmiş gibi yapardı. Akıllıydı ama saf bir yanı varmış gibi dururdu. Politika ile ilgilenmez görünürdü ama Özal’a azınlıklardan milletvekili olması gerektiğini anlatmaya çalışacak hatta neredeyse bunu başaracak kadar etkin bir isimdi.
Sonraları bu çabayı yalnızca ÖDP’de görmüş olmamız da siyasi tarihimiz açısından hayli ilginçtir. Hiç şüphesiz yaptıklarının Türkiye’nin yakın tarihine etkisi birkaç teze konu olabilir.Şimdi üçüncü kuşak iş başında. Sayın Güler Sabancı amcalarına pek benzemiyor. Ama her yönetim kurulu başkanı gibi, O da yatırım yapmak istiyor. İktidar zorlu bir yerdir. Koltuğu korumak için mücadele ister. Her zaman. Neye yatırım yapacağını biz bilmiyoruz. Ama tuhaf işaretler var.Önce Doğan grubu sonra Zaman gibi gazetelerde haberler çıkmaya başladı. “Organik tarım ürünleri geleneksel yetiştirilen ürünlerden daha sağlıklı değilmiş” Efendim İngiltere’de yapılan araştırma sonuçları bunu söylüyormuş. Ne olacaktı ki? Ab-ı hayatla mı, zemzemle mi sulanıyor organik ürünler? Tabii ki fark olmayacak. Normali bu. Farkı daha besleyici olması değil ki. Doğaya ve insan sağlığına zarar vermemesi. Ama haber öyle bir sunuluyor ki. Yavaş yavaş alıştırılıyoruz.
Devam edelim.Sonra Sabancı Üniversite’sinde Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar hakkında sempozyumlar yapılmaya başlandı. GDO’lar tüm yönleri ile masaya yatırıldı. Gündeme taşındı. Tarım Bakanlığı ısrarla toplantıya katılmadı. Ardından Sabancı Üniversitesi’nde rektör değişimi yaşandı geçtiğimiz hafta. Eski rektör kampus içinde bisiklet ile dolaşan tipik bir Sabancı iken yenisi daha ilk açıklamasında ağzından şu sözleri kaçırıverdi:Sabancı Üniversitesi Ziraat alanında yeni ilerlemeler yapacak.Neden ziraat? Ve Ziraat’ın hangi kısmı? Sabancı Üniversitesi’nin Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin kadrosunun çoğu bitki ıslahı ve transgenik bitkiler konusunda çalışan kişilerden oluşuyor.
Mühendislik ve Doğa bilimleri nasıl yan yana getirilir o ayrı konu ama herhalde üniversite yönetimi bu kadroları boş yere bir araya getirmedi.Türkiye’de benim bildiğim tüm GDO araştırmacıları genellikle “GDO yetiştirmek için” değil “GDO’lu ürünleri tespit edebilmek için” bu konuda çalıştığını söylemiştir. Büyük oranda bulabildikleri burs ya da şans nedeni ile bu konuyu seçenler olduysa da hiçbirisi delikanlı gibi çıkıp ben yerli GDO yetiştirmek istiyorum dememiştir. Henüz.Adana pamuk cenneti. Soya cenneti. Adana tarım cenneti. Çukurova GDO’ya hazırlık mı yapıyor? Sayın Güler Sabancı tarihte Türkiye’ye (ve belki Türkî Cumhuriyetler’e) GDO’ları sokan insan olarak mı hatırlanmak istiyor bir gün?Korkuyorum, çünkü Adana’da kendi holdinglerinin doğum yeri olan binayı yıkıp attıklarında anladım ki Sabancıların bu yeni kuşağının tarih algısı şaşırtıcı düzeyde sınırlıdır. Korkuyorum, çünkü GDO’lar iyi bir yatırım aracı gibi lanse edilmektedir. Korkuyorum, çünkü Sayın Güler Sabancı galiba kötü bir danışman ağı ile sarılıdır. Korkuyorum, çünkü, belki O’na demişlerdir ki rakip holding organik tarım sektörünü kapılamış durumdadır. Korkuyorum, çünkü, belki O’na demişlerdir ki Konya Ovası’nda birtakım rakip Anadolu Kaplanları GDO’lu şekerpancarı üretme sevdasındadır. Korkuyorum, çünkü bu danışmanlar yüzünden Sabancı Holding kendisini köşeye sıkışmış hissetmektedir. İşte böyle kemiriyor şüphe kurdu içimi. Umarım boşuna korkuyor, yalnızca vesvese ediyorumdur. Umarım yanılıyorumdur ve Sabancı Holding’den buna dair bir açıklama gelir. Yok yanılmıyorsam, her gün sağlıklı yaşam koşusu yapan yönetim kurulu üyeleri Türkiye’de bir gün GDO üretecekse yani, desene be kardeşim! Halka verir GDO’lu talkını, kendi yutar organik salkımı.
A. Murat AYTEKİN
Sonraları bu çabayı yalnızca ÖDP’de görmüş olmamız da siyasi tarihimiz açısından hayli ilginçtir. Hiç şüphesiz yaptıklarının Türkiye’nin yakın tarihine etkisi birkaç teze konu olabilir.Şimdi üçüncü kuşak iş başında. Sayın Güler Sabancı amcalarına pek benzemiyor. Ama her yönetim kurulu başkanı gibi, O da yatırım yapmak istiyor. İktidar zorlu bir yerdir. Koltuğu korumak için mücadele ister. Her zaman. Neye yatırım yapacağını biz bilmiyoruz. Ama tuhaf işaretler var.Önce Doğan grubu sonra Zaman gibi gazetelerde haberler çıkmaya başladı. “Organik tarım ürünleri geleneksel yetiştirilen ürünlerden daha sağlıklı değilmiş” Efendim İngiltere’de yapılan araştırma sonuçları bunu söylüyormuş. Ne olacaktı ki? Ab-ı hayatla mı, zemzemle mi sulanıyor organik ürünler? Tabii ki fark olmayacak. Normali bu. Farkı daha besleyici olması değil ki. Doğaya ve insan sağlığına zarar vermemesi. Ama haber öyle bir sunuluyor ki. Yavaş yavaş alıştırılıyoruz.
Devam edelim.Sonra Sabancı Üniversite’sinde Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar hakkında sempozyumlar yapılmaya başlandı. GDO’lar tüm yönleri ile masaya yatırıldı. Gündeme taşındı. Tarım Bakanlığı ısrarla toplantıya katılmadı. Ardından Sabancı Üniversitesi’nde rektör değişimi yaşandı geçtiğimiz hafta. Eski rektör kampus içinde bisiklet ile dolaşan tipik bir Sabancı iken yenisi daha ilk açıklamasında ağzından şu sözleri kaçırıverdi:Sabancı Üniversitesi Ziraat alanında yeni ilerlemeler yapacak.Neden ziraat? Ve Ziraat’ın hangi kısmı? Sabancı Üniversitesi’nin Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin kadrosunun çoğu bitki ıslahı ve transgenik bitkiler konusunda çalışan kişilerden oluşuyor.
Mühendislik ve Doğa bilimleri nasıl yan yana getirilir o ayrı konu ama herhalde üniversite yönetimi bu kadroları boş yere bir araya getirmedi.Türkiye’de benim bildiğim tüm GDO araştırmacıları genellikle “GDO yetiştirmek için” değil “GDO’lu ürünleri tespit edebilmek için” bu konuda çalıştığını söylemiştir. Büyük oranda bulabildikleri burs ya da şans nedeni ile bu konuyu seçenler olduysa da hiçbirisi delikanlı gibi çıkıp ben yerli GDO yetiştirmek istiyorum dememiştir. Henüz.Adana pamuk cenneti. Soya cenneti. Adana tarım cenneti. Çukurova GDO’ya hazırlık mı yapıyor? Sayın Güler Sabancı tarihte Türkiye’ye (ve belki Türkî Cumhuriyetler’e) GDO’ları sokan insan olarak mı hatırlanmak istiyor bir gün?Korkuyorum, çünkü Adana’da kendi holdinglerinin doğum yeri olan binayı yıkıp attıklarında anladım ki Sabancıların bu yeni kuşağının tarih algısı şaşırtıcı düzeyde sınırlıdır. Korkuyorum, çünkü GDO’lar iyi bir yatırım aracı gibi lanse edilmektedir. Korkuyorum, çünkü Sayın Güler Sabancı galiba kötü bir danışman ağı ile sarılıdır. Korkuyorum, çünkü, belki O’na demişlerdir ki rakip holding organik tarım sektörünü kapılamış durumdadır. Korkuyorum, çünkü, belki O’na demişlerdir ki Konya Ovası’nda birtakım rakip Anadolu Kaplanları GDO’lu şekerpancarı üretme sevdasındadır. Korkuyorum, çünkü bu danışmanlar yüzünden Sabancı Holding kendisini köşeye sıkışmış hissetmektedir. İşte böyle kemiriyor şüphe kurdu içimi. Umarım boşuna korkuyor, yalnızca vesvese ediyorumdur. Umarım yanılıyorumdur ve Sabancı Holding’den buna dair bir açıklama gelir. Yok yanılmıyorsam, her gün sağlıklı yaşam koşusu yapan yönetim kurulu üyeleri Türkiye’de bir gün GDO üretecekse yani, desene be kardeşim! Halka verir GDO’lu talkını, kendi yutar organik salkımı.
A. Murat AYTEKİN
Kaynak:BirGün Gazetesi 8.8.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder